Ağrı, yalnızca bedende değil; geçmişte, alışkanlıkta, duyguda ve yaşam biçiminde yaşar.
Bu bölümde, farklı ağrı türlerinin arkasındaki insan hikâyelerine dokunuyoruz.

Çünkü biz her tedaviyi, bir yaşam öyküsünü anlamakla başlatırız.
Ve ağrının dili, onu duymaya hazır olanlar için çok şey söyler.

“Omzumu taşıyamıyordum…” – Elif, 38

10 yıl bankacılık… Sürekli bilgisayar başında durmakla başladı her şey. Önce sol omuzda sertleşme, sonra geceleri uykusuzluk… Ortopedistler “ameliyat” dedi.
Dr. Seda Kişi’nin planladığı girişimsel tedavi ve sinir çözümleme teknikleriyle ilk defa gerçek anlamda “hafiflediğini” söyleyebilirim.

“Migrenim, içimde bastırdığım her şeye ağlıyordu.” – Deniz, 32

Aileden gelen baskı, mükemmeliyetçilik ve yıllarca ertelenmiş hayaller. Her ayın belli günlerinde gelen baş ağrısı artık işini yapamaz hâle getirmişti.
Dr. Seda Kişi’nin bütüncül değerlendirmesi, onun ağrısının yalnızca fiziksel değil, psikolojik katmanları olduğunu da gösterdi.
Bugün, migren atakları %90 azaldı.
“Ağrım, bedenimin sus dediklerine ses olmuş.”

“Dizim ağrımıyor, hayata karşı diz çöküyordum.” – Veysel, 55

3 yıldır her sabah yürüyüş yapamadan güne başlıyordu. İki dizindeki ağrı, sadece kemik değil; hayal kırıklıklarının da yükünü taşıyordu.
Girişimsel tedavi, hareket terapisi ve beslenme düzenlemesiyle sadece dizini değil, yaşamını yeniden yapılandırdı.
“Tedavi, dizimden çok ruhumu onardı.”

Sizin Hikâyeniz Nerede Başlıyor?

Her ağrı bir işarettir.
Her işaretin bir kökü, her kökün bir hikâyesi vardır.

Ağrıyı bastırmıyoruz, inkar etmiyoruz ya da alışmaya çalışmıyoruz, ağrının anlattığı hikâyeyi birlikte okuyoruz.
Ve her hikâyeyi yeniden yazmak mümkün.

İsterseniz sizin için özel olarak hazırlanacak ağrı haritanızı çıkarabilir, ilk adımı birlikte atabiliriz